İTİRAZIN İPTALİ
Derdest
olan bir icra takibinde borçlunun ödeme emrinin kendisine tebliğinden sonra
borca itiraz etmesi üzerine duran takibe
devam edilebilmesi için başvurulabilecek hukuki yollardan biridir. İtirazın
iptali davası, itirazın alacaklıya tebliği tarihinden itibaren bir yıllık süre
içerisinde genel hükümler dairesinde mahkemeden talep edilebilir. Ayrıca borçlu,
itirazın gerektirdiği masrafları da icra dairesine yatırmalıdır.
İtirazın
iptali davasının süresi geçtikten sonra, itirazın iptali davası açılamaz.
Süresi içerisinde itirazın iptalini talep etmeyen alacaklı genel hükümlere göre
alacak davası açabilir. Şayet alacak davası kabul edilirse, mahkeme ilamı takibi
durmuş olan icra dosyasına sunularak takibe devam etme imkanı da mevcuttur.
Ancak itirazın iptaline özgü olan icra inkar tazminatı gibi kalemler talep
edilemez. Bir yıllık süre alacağın varlığına yönelik olmamakla birlikte
itirazın iptali davasında özel bir dava şartı olarak belirlenmiştir.
İtirazın
iptali davasında davacı alacaklı, davalı ise borçludur. İtirazın iptali davası
genel hükümlere ve genel ispat kurallarına göre görülür. Borçlu borca itiraz
ederken dosyaya sunmuş olduğu sebeplerle bağlı değildir meğer ki itirazın
kaldırılması yoluna başvurulmuş olsun.
Borçlunun
itirazının haksızlığına karar verilirse veya alacaklı takibinde haksız ve
kötüniyetli görülürse, davada kabul edilen bedele göre tazminata hükmedilir. Borçlunun
haksızlığı veya alacaklının haksız ve kötüniyetli olduğu anlaşıldığında
uğranılan zararın yüzde yirmiden fazla olduğu ispat edilirse tazminat miktarı da zarara göre
arttırılabilir.
İİK 67 (Değişik: 9/11/1988-3494/1
md.) Bu
davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde
haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki
tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya
hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla
mahkum edilir.
Yargıtay’a
göre itirazın iptali davasında tazminata hükmedilebilmesi için alacağın belirlenebilir,
likit olması gerekmektedir. Örnek olarak kaza sonucu yaralanan kişinin
zararının tazmini için açılan icra takibine itiraz edildikten sonra açılan
itirazın iptali davasında tazminata hükmedilmeyecektir. Çünkü alacaklının
uğramış olduğu ve katlandığı masrafların toplamını borçlunun tam olarak bilme
imkanı bulunmamaktadır.
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2015/9685 E. , 2017/7489 K. ;
‘’İtirazın iptali davalarında, icra inkar tazminatına
hükmedilebilmesi için, alacağın likit olması zorunludur. Anılan bu tür bir
alacaktan söz edilebilmesi için ise gerçek tutarın belli ve sabit olması veya
borçlu tarafından belirlenebilmesi için alacağın tüm unsurlarının bilinmesi ya
da bilinebilecek durumda bulunması gereklidir. Buna göre, alacağın likit
nitelikte olduğunun kabulü için borçlu tarafından tutarın araştırılarak
belirlenmesi olanağının varlığı yeterlidir.’’
Alacaklının
davası reddedilirse ve takibinde haksız
ve kötüniyetli görülürse diğer tarafın talebi üzerine alacaklı aleyhine yüzde
yirmiden az olmamak kaydıyla tazminata hükmedilecektir.
İTİRAZIN KALDIRILMASI
İtiraz
söz konusu olduğunda itirazın iptali dışında başvurulabilecek bir diğer hukuki
müessese itirazın kaldırılması yoludur. İtirazın kaldırılması, itirazın geçici
kaldırılması ve kesin kaldırılması olarak iki şekilde düzenlenmiştir. Borca
itiraz söz konusu ise bu yola başvurulmalıdır.
A.
İtirazın Kesin Kaldırılması:
İtirazın
kesin kaldırılması yoluna başvurulabilmesi için öncelikle borçlunun “borca
itiraz” etmesi gerekmektedir. İmzaya itiraz durumunda itirazın geçici olarak
kaldırılması gündeme gelecektir. İtirazın kaldırılması müessesinin
çalıştırılabilmesi için itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren altı ay
içerisinde icra mahkemesinden itirazın kaldırılması istenebilir. Altı ay hak
düşürücü süre olarak belirlendiğinden bu süre sonunda alacaklı itirazın
kaldırılması yoluna başvuramaz. Ancak genel hükümler çerçevesinde dava açma
hakkı saklıdır.
İİK Madde 68 Talebine itiraz edilen alacaklının
takibi, imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir
senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve
usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye müstenitse, alacaklı itirazın
kendisine tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılmasını
isteyebilir. Bu süre içerisinde itirazın kaldırılması istenilmediği takdirde
yeniden ilâmsız takip yapılamaz.
1-
İmzası ikrar edilmiş bir belge: alacaklı
adi bir senetle takip yapmış, borçlu ayrıca ve açıkça imzaya itiraz etmemiş ise
ikrar edilmiş sayılmaktadır.
2-
Noterlikçe verilmiş tasdikli bir senet :
Onaylama ve düzenleme şeklindeki senetlere dayanılarak itirazın kaldırılması
istenebilir.
3-
Resmî dairelerin veya yetkili makamların
yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri belgeler
4-
68/b’de belirtilen belgeler: Kredi
sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar için banka veya kredi kurumu belli şartlar
altında kendi belgelerine dayanarak itirazın kaldırılmasını talep edebilir.
Madde
68/b – (Ek: 9/11/1988-3494/4 md.) Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi
şeklinde işleyen kredilerde krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafın
kredi sözleşmesinde belirttiği adresine, borçlu cari hesap sözleşmesinde
belirtilen dönemleri veya kısa, orta, uzun vadeli kredi sözleşmelerinde yazılı
faiz tahakkuk dönemlerini takip eden onbeş gün içinde bir hesap özetini noter
aracılığı ile göndermek zorundadır. (Değişik son cümle: 17/7/2003-4949/18 md.)
Sözleşmede gösterilen adresin değiştirilmesi, yurt içinde bir adresin noter
aracılığıyla krediyi kullandıran tarafa bildirilmesi hâlinde sonuç doğurur;
yeni adresin bu şekilde bildirilmemesi hâlinde hesap özetinin eski adrese
ulaştığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Süresi içinde gönderilen hesap özetinin
muhtevasına, alındığından itibaren bir ay içinde itiraz etmeyen krediyi kullanan
taraf, hesap özetinin gerçeğe aykırılığını ancak borcunu ödedikten sonra dava
edebilir.(1) Kredi sözleşmeleri ve bunlarla ilgili süresinde itiraz edilmemiş
hesap özetleri ile ihtarnameler ve krediyi kullandıran tarafından usulüne uygun
düzenlenmiş diğer belge ve makbuzlar bu Kanunun 68 inci maddesinin birinci
fıkrasında belirtilen belgelerden sayılırlar. Krediyi kullanan taraf, itiraz
etmediği hesap özetinin dayandığı belgelerde kendisine izafe edilen imzayı
kabul etmiş sayılır. Bu hüküm bu Kanunun 150/a maddesinin söz konusu olduğu
hallerde de aynen uygulanır.
(Ek fıkra: 17/7/2003-4949/18 md.)
Krediyi kullanan tarafın kredi hesabının kesilmesine veya borcun ödenmesine
ilişkin ihtarname içeriğine itiraz etmiş olması, kredi hesabının kesilmesi ve
borcun ödenmesine ilişkin ihtarnameden önce tebliğ edilen ve itiraz edilmeyerek
kesinleşmiş bulunan faiz tahakkuk dönemlerine ilişkin hesap özetlerinin
muhtevasına itiraz edilmemiş olmasının sonuçlarını ortadan kaldırmaz. Bu
durumda, önceki dönemlere ilişkin kesinleşmiş hesap özetleri hakkında ikinci
fıkra hükümleri uygulanır.
İtirazın
kaldırılması talebinin esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde borçlu, talebin
aynı nedenlerle reddi hâlinde ise alacaklı, diğer tarafın talebi üzerine yüzde
yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Borçlu, menfi tespit ve
istirdat davası açarsa, yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan
tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan
taraf için, daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar.
İtirazın Geçici Kaldırılması:
İmzaya
itiraz söz konusu olduğunda gündeme gelir. İmzaya itiraz olabilmesi için
takibin adi bir senede dayanması gerekmektedir. Resmi senetlere imzaya itiraz
mümkün değildir. Dolayısıyla adi senet ve imzaya ayrıca ve açıkça itiraz
edilmelidir. Bu durumda alacaklı itirazın iptali davası açmak yerine itirazın
geçici kaldırılması yolunu tercih edebilir. Bu durumda imzanın borçluya ait
olup olmadığı tespit edilecektir. Hem kesin kaldırma hem de geçici kaldırma
için itirazın alacaklıya tebliğinden itibaren altı ay içerisinde bu yola başvurulmalıdır.
Süre kaçırılırsa itirazın iptali, 1 yıllık süre de kaçırılırsa genel hükümler
çerçevesinde alacak davası açılacaktır.
Önemle
belirtmek gerekir ki, alacaklı duruşmada bizzat bulunmayıp da imza vekili
tarafından reddolunduğu takdirde vekil müteakip oturumda müvekkilini imza
tatbikatı için hazır bulundurmaya veya masraflarını vererek davetiye tebliğ
ettirmeye mecburdur. Kabule değer mazereti olmadan gelmeyen alacaklı
borçlunun dayandığı belgede yazılı miktar hakkındaki itirazın kaldırılması
talebinden vazgeçmiş sayılır.
İcra
hakimi imzanın borçluya ait olduğuna karar verdiği takdirde davaya konu bedelin
yüzde onu oranında para cezasına hükmeder.
İcra
hakimi, imzanın borçluya aidiyetine karar verdiği takdirde borçluyu sözü edilen
senede dayanan takip konusuna alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkum
eder. Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, bu
para cezasının infazı dava sonuna kadar tehir olunur ve borçlu açtığı davayı
kazanırsa bu ceza kalkar. Borçlu inkar ettiği imzayı, itirazın kaldırılması
duruşmasında ve en geç alacaklının senedin aslını ibraz ettiği celsede kabul
ederse, hakkında para cezası hükmolunmaz ve kendisine yargılama giderleri
yükletilmez. Şu kadar ki, kötü niyetle takibe sebebiyet veren borçlu yargılama
giderleri ile mülzem olur. Senedin aslı takip talebi anında icra dairesine
tevdi edilmiş ise, icra dairesinin yetki çevresi içinde ödeme emri tebliğ
edilen borçlu hakkında bu fıkra hükmü uygulanmaz. (Ek: 6/6/1985-3222/7 md.;
Değişik: 9/11/1988-3494/3 md.) İtirazın muvakkaten kaldırılması talebinin
kabulü halinde borçlu, bu talebin reddi halinde ise alacaklı, diğer tarafın
talebi üzerine yüzde yirmiden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilir.
Borçlu, borçtan kurtulma, menfi tespit veya istirdat davası açarsa, yahut
alacaklı genel mahkemede dava açarsa hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna
kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için, daha önce hükmedilmiş
olan tazminat kalkar.
İtirazın
geçici kaldırılması ve kesin kaldırılması kesin hüküm oluşturmamaktadır.
Dolayısıyla taraflar ayrıca genel hükümleri dairesinde dava açabilir. İtirazın
kaldırılması takibi kesinleştirir ve haciz aşamasına geçilir. Ancak itiraz
geçici kaldırıldığında geçici kesinleşme olur ve geçici haciz kararı verilir. Geçici
haciz kararı verildiğinde satış gerçekleştirilemez.
Borçlu
itirazın geçici kaldırılması kararının tefhim veya tebliğinden itibaren 7 gün içerisinde
borçtan kurtulma davası açarsa borçlunun malları hacizli kalır ve borçtan
kurtulma davası sonuçlanana kadar satılamaz.7 günlük süre içerisinde bu dava
açılmazsa geçici haciz kesin hacze dönüşür. Bu inceleme aslında bir menfi tespit
davasıdır. İmzanın kendisine ait olmadığının tespitini talep eder.
1.
Şart: 7 günlük süre içerisinde açılması
2.
Şart: Teminat gösterilmesi
İtirazın
muvakkaten kaldırılmasının hükümleri:
Madde
69 İtirazın muvakkaten kaldırılmasına karar verilir ve
ödeme emrindeki müddet geçmiş bulunursa alacaklının talebi ile borçlunun
malları üzerine muvakkat haciz konur. İtirazın muvakkaten kaldırılması
kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde borçlu, takibin
yapıldığı mahal veya alacaklının yerleşim yeri mahkemesinde borçtan kurtulma
davası açabilir.
Bu
davanın dinlenebilmesi için borçlunun dava konusu alacağın yüzde 15 ini ilk
duruşma gününe kadar mahkeme veznesine nakden depo etmesi veya mahkemece kabul
edilecek aynı değerde esham ve tahvilat veya banka teminat mektubu tevdi etmesi
şarttır. Aksi takdirde dava reddolunur.
Borçlu
yukarda yazılı müddet içinde dava etmez veya davası reddolunursa itirazın
kaldırılması kararı ve varsa muvakkat haciz kesinleşir. Davanın reddi
hakkındaki karara karşı istinaf yoluna başvuran borçlu, ayrıca 36 ncı madde
hükümlerini yerine getirmek şartiyle, icra dairesinden mühlet istiyebilir.
Borçtan
kurtulma davasında haksız çıkan taraf, dava veya hükmolunan şeyin yüzde
yirmisinden aşağı olmamak üzere münasip bir tazminatla mahkum edilir.
Borçtan
kurtulma davasını kaybeden borçlu i ) borçtan kurtulma davasında hükmedilen
borcun yüzde 20’sini ii) itirazın kaldırılması davasında hükmedilen tazminat ve
para cezasını ödemek zorunda kalacaktır.
Av.
Ulaş Kırkız